Vehbi Koç Vakfı

Vehbi Koç, Cumhuriyet Türkiye'sinin, yıkıntılar üzerinde yeniden yükselen bir ülkenin vatandaşıydı.

Yokluğun ne olduğunu biliyor, Türkiye'nin kalkınması için insana yatırım yapılması gerektiğine inanıyordu.

Onun yaşam felsefesine göre, toplumsal sorunların çözümünde, yurttaşlar da sorumluluk yüklenmeliydi.

Vehbi Koç, daha ilkgençlik yıllarından itibaren muhtaçlara yardım etmeyi zevkli bir görev kabul etmişti. Zamanla, Türkiye'nin tanınmış işadamlarından biri haline geldikçe, yardımlarının boyutu da değişti. Ayrı ayrı, ufak yardımların yerini, örnek bir öğrenci yurdu, hastane ve kütüphane gibi topluma hizmet verecek, sosyal amaçlı tesis bağışları aldı.

Fakat, Vehbi Koç bu kadarla yetinmek istemiyordu. Yaşamının önemli bir parçası haline gelen sosyal hizmet ve bağışlarını kurumsallaştırmalı ve kendisinden sonra da sürekliliğini sağlamalıydı.

Vehbi Koç, bu arayışlarının cevabını Türk toplumunun yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip vakıf geleneğinde buldu.
Ancak, 1949 yılında yüreğinde filizlenen hayalin gerçeğe dönüşmesi pek kolay olmadı. İstediği vakfın kurulmasının önündeki bürokratik engellerin kaldırılması için yirmi yıl süren bir uğraş verilmesi gerekti.

Takvimler 17 Ocak 1969'u gösterirken, Vehbi Koç kurduğu vakfın ana sözleşmesini imzalayarak yıllarca peşinde koştuğu bir hayali gerçekleştiriyordu.

Bu aynı zamanda, Türkiye'de kaybolmaya yüz tutmuş "vakıf" geleneğinin yeniden canlandığının da habercisiydi.
Vehbi Koç Vakfı, faaliyete geçtikten sonra bağış ve katkılarıyla çok sayıda okul, yurt, kütüphane ve klinik gibi tesis meydana getirdi ve işletilmek üzere ilgili kamu kuruluşlarına devretti.
Ancak, Vakıf yönetimi, bir eserin meydana getirilmesi kadar, yaşatılmasının da önemli olduğunu gözlemliyordu. Kaynağı sağlanmış, iyi organize edilmiş projeler gerçekleştirilmeliydi. Böylelikle topluma örnek olunabilirdi. Bunun tek bir yolu vardı: Meydana getirilen tesislerin işletme sorumluluğunu da üstlenmek...
İşte 1980'li yıllara gelirken, Vakıf, bu düşüncenin ışığında, rotasında radikal bir değişiklik yaptı. Vehbi Koç Vakfı artık, Türk insanına hizmet vermek üzere kuracağı her tesisi en ince ayrıntısına kadar planlayacak ve kendi işletecekti.

Böylelikle; Vakıf kuruluşlarının sunduğu hizmetin kalitesi denetlenerek sürekli üst düzeyde tutulabilecek; her biri örnek bir "mükemmelliyet merkezi" haline gelecekti.

Bu strateji değişikliğinin sonuçları kısa sürede görülmeye başlandı.

Birer birer ortaya çıkan Vakıf eserleri, parmakla gösterilen, örnek kuruluşlar olarak takdir topladılar. Bu beğeni, Vehbi Koç Vakfı'nın Türkiye'ye yeni eserlen kazandırma şevkini artırmaktadır.

 

  *Koç Üniversitesi, Yüksek Öğretim Yasası' na göre Bakanlar Kurulu kararı ile kurulmuş olup, kamu tüzel kişiliğine sahiptir.
**Rahmi M. Koç Sanayi Müzeciliği ve Kültür Vakfı' na bağlı olan Rahmi M. Koç Müzesi, Vehbi Koç Vakfı tarafından desteklenmektedir.