Son 20 Yılın Sorunları

Şimdi Ne Yapılmalı

Türk milletinin sağduyusu, seziş kabiliyeti ve olaylara gösterdiği tepki yarınlara güvenle bakmamızın en kuvvetli teminatıdır. 7 Kasım 1982 günü yapılmış olan Anayasa oylamasının sonuçları milletimizin bu üstün vasfını bir defa daha ispat etmiş bulunmaktadır.

Yeniden çok partili siyasi hayata geçmeye hazırlandığımız bu dönemde, memleket hizmetine talip olacak şahıslar ve siyasi kuruluşlar, Türk Milletinin bu vasfını bilerek ve geçmişten ders alarak Türk siyasi hayatını yeni maceralara sokmamaya bilhassa itina etmelidirler.

Dolayısıyla;

Memleketimizin 12 Eylül 1980’den önceki hale düşmesi için siyasi istikrarı ve milli bütünlüğümüzü devam ettirecek bir "partiler" ve "seçim" kanunu hazırlanmalıdır.

    1- Bu dönemde, Türk ekonomisi, Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı devresine girecektir. Ekonominin istikrarlı bir şekilde gelişmesi ancak "planlı bir düzen" içinde mümkün olmaktadır. Bu sebeple hükümetlerin, hazırlanan planlara sahip çıkması ve onu aynen uygulamaları temin edilmelidir.

    2- Türk toplumunun en önemli meselelerinin başında yeni iş sahalarının açılması ihtiyacı bulunmaktadır. Kamu kesimi ve özel sektör bu ihtiyaca cevap verecek şekilde yönlendirilmelidir. Hem mevcut işsizliği azaltmak, hem de artan nüfusa yeni iş sahaları açmak için:

  • Yarım kalmış yatırımlar tamamlanmalıdır.
  • Yeni yatırım projeleri teşvik edilmeli, dövize ihtiyacı olanlara kur garantisi, krediye ihtiyacı olanlara ucuz faizli yatırım kredisi sağlanmalıdır.
  • Yabancı sermayenin gelmesi cazip hale sokulmalıdır.

    3- Enerji olmazsa hayat durur, bunu yaşadık.

    a) Devlet yatırımlarının büyük bir kısmı termik, hidrolik santrallerin kurulmasına yönlendirilmeli, kendi kaynaklarımızdan azami istifade edilmelidir.

    b) Petrole her sene milyarlarca dolar ödeniyor. Bu itibarla enerji tüketiminde azami tasarruf yapılması için her türlü tedbir alınmalıdır.

    c) Petrol aramalarına ısrarla devam edilmelidir.

    4- Tarım, gerek kendi ihtiyacımız, gerekse ihracat ve sanayiimiz için daha doğrusu kalkınmamız açısından birinci planda ele alınması icap eden bir sektördür.


    Fiat Traktörleri'nin ilk bayilerinden İsmail Bayyurt'un Nevşehir'deki dükkanı (1957)

    a) Memleketimizin muhtelif iklimlerini yaşayan bölgelerinde neler yetişebilecekse bunlar en randımanlı bir şekilde değerlendirilmelidir.

    b) Tarımın her cephesinden, ormancılık, hayvancılık, sebze ve meyve yetiştirilmesinden azami istifade edilmelidir.

    c) Tarımımızın randımanlı çalışması için, kuvvetli, bilgili elemanlara ihtiyaç vardır. Bunların yetiştirilmesine başlanılmalıdır.

    d) Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere, ilerlemiş memleketlerin planlarından ve sistemlerinden istifade edilmelidir.

    e) Islah edilmiş tohum kullanılmasına ağırlık verilmelidir.

    5- Turizm: Bu işte çok geri kaldık. Bunda büyük günahımız vardır. Memleketimiz kadar turizme müsait tabii ve tarihi zenginliklerimizle dolu bir memleket dünyada pek azdır. Yanı başımızdaki Yunanistan turizmden 1981’de 1 milyar 800 milyon dolar, 7 milyon nüfusu olan Avusturya ise 2 milyar 700 milyon dolar döviz temin etmiştir. Bizde ise bu miktar 300 milyon dolara bile zorlukla erişebilmektedir.

    a) Turizm yatırımlarını çoğaltmak için, lazım gelen kolaylık ve vergi muafiyeti tanınmalıdır.

    b) Turizm alanında çalışacakların yetiştirilmesine bir program dahilinde başlanmalıdır.

    c) Turizme yapılacak yatırımlarda kur garantisi verilmeli, çok ucuz faizle TL kredisi tahsis edilmeli, para kazanılmadıkça vergi alınmamalıdır. Devlet, alt yapı yatırımlarına girişmelidir.

    6- Bir memleketin kalkınmasında insan gücü son derece önem taşır. Bir fabrika için gereken makineler sipariş edilir, makinesine göre 2-3 senede gelir, fakat onları çalıştıracak insanlar 15-20 senede yetişir. Bu bakımdan bilhassa tarım ve işletmecilikte yetişmiş insan gücüne büyük ihtiyaç vardır.

    7- Madenler: Bu konuda iki yıl önce başlatılan devletleştirme hareketlerinin iyi sonuç vermediği ortaya çıkmıştır. Madenlerimizin iyi çalışabilecek hale getirilmesi ve özel sektöre bunların işletme hakkının verilmesi için gerekli kanunlar çıkarılmalıdır.

    8- İhracat: Bilhassa memleket sanayinin ham maddesi ile petrol ve diğer ihtiyaçları temin etmek üzere ihracatımızın artırılması şarttır.

    a) Alınan tedbirler sayesinde ihracat 1981’de 4,5 milyar dolarda bulunan ihracatımızın 1982’de 5,8 milyar dolara yaklaşması mümkün olacaktır. 1983’te 7.1 milyar dolarlık ihracat öngörülmüştür. Bu rakamları tutabilmek için tarımsal ürünlerle birlikte Türk sanayi mamullerinin ihracatının gelişmesi şarttır.

    b) Türk sanayiinin 2-3 seneden beri geçirdiği tecrübe, sınai mamul ihracatımızın mühim olabileceğini göstermiş ve ona göre tedbirler alınmaya başlanmıştır.

    c) İhracatta kalite üstünlüğü, ambalaj ve satış sanatının yerleşmesi ile satış elemanlarının varlığı çok önemlidir.

    d) Bilhassa petrol aldığımız ülkelere sanayi mamulleri satışı daha kolay olmaktadır. Petrol alırken Türk sanayii mamullerinin satılması şartlarını koymak lazımdı.

    e) Türkiye’nin petrol üretici memleketlere her geçen gün biraz daha fazla sınai mamulü satması karşısında Batı ülkeleri ile Japonya’nın bizimle büyük rekabete girdiği görülmüştür. İhracat yapan memleketlerde hükümetler bunu desteklemektedirler. Türk hükümeti de bunu nazarı dikkate alarak Türk ihracatçılarına rekabet desteği sağlamalıdır. Ayın malı imal eden Türk ihracatçılarının dış pazarda rakiplerine karşı birlikte hareket etmelerinin en büyük fayda sağlayacağı muhakkaktır.

    f) Bir taraftan ihracat işleri sürürken, diğer taraftan müteahhitlerimizin dış memleketlerde aldıkları işlerden döviz sağlamaları çok isabetli bir girişim olmuştur. Bu hal aynı zamanda iş alınan memleketlerde Türk işçilerinin çalıştırılma imkanı sağlaması bakımından son derece önemlidir. Bu iki hususa lazım gelen kolaylıklar gösterilmelidir.

    9- Nüfus Planlaması: Nüfusumuz 50 milyona varmıştır. Böyle gittiği takdirde,


    Vehbi Koç BM Dünya Nüfus Ödülü'nü alırken, Cenevre (14 Haziran 1994)

    a) Her sene bir milyon artırıyoruz, artan bir milyon kişiden 300 binine iş sahaları yaratmamız gerekiyor. Oysa biz bunun ancak yarısına iş bulabiliyoruz. Böylece yılda 150 bin kişinin işsizler ordusuna katılmasına çaresiz kalınıyor.

    b) Artan ve çalışma imkanı bulamayan nüfus, memleket ekonomisine yük olmakta ve milli gelirin düşmesine yol açmaktadır.

    c) Işırı nüfus artışının düzenlenmesi uzun vadeli bir iştir. Bugünden ele alınmalıdır. Çünkü ancak 10-15 sene sonra sonuç verebilir.

    10- Uzun zamandan beri konuşulan ve bir türlü karara varılamayan "serbest bölgeler" teessüsünün ehemmiyetinin Uzakdoğu seyahatinden döndükten sonra Cumhurbaşkanımızın belirtmiş bulunması çok isabetli olmuştur. Bu konu en kısa zamanda sonuçlandırılmalıdır.

    a) İstanbul, İzmir, Mersin gibi büyük limanlarımızda serbest bölgeler kurulmalıdır.

    b) Bu bölgelerde mal depolanması ve malların temini daha kolay olacaktır. Sanayiimiz ihtiyaç duyduğu maddeyi her zaman kendisi stokta tutmayarak bu bölgelerden temin edecektir. Ayrıca yabancı kuruluşları Türkiye’de imalata geçirecek ve istihdam yaratacak "serbest üretim bölgeleri" nin ortaya çıkmasına bir başlangıç husule gelmiş olacaktır.

    11- Ortak Pazar ile münasebetlerimiz beş sene süreyle dondurulmuştur. Buna mukabil Yunanistan bizim üyeliğimiz engelleyici bir tutum içinde bulunmaktadır. Türkiye’nin Ortak Pazar’a tam üye olması bizim Avrupa ile bütünleşmemizi tamamlayacak, sosyal, siyasal ve ekonomik hayatımıza yeni bir güç kazandıracaktır. Önümüzdeki dönemde memleketimizin Ortak Pazara katılmasını temin edecek bütün teşebbüsler yapılmalı ve müspet sonuç alınmalıdır.

    12- Türk ekonomisi, kamu ve özel kesim yatırımları ile birbirlerini tamamlayan "karma ekonomi modeline" uygun bir şekilde işlemektedir. Bu modelin başarısı KİT’lerin verimli bir şekilde işletilmesine bağlı bulunmaktadır.

    13- Ekonominin göstergesi enflasyondur. Milletimiz yüksek enflasyonun tahribatını yaşayarak bunun çok ağır sonuçlarını görmüş bulunmaktadır. Şimdi, bir taraftan enflasyonun açtığı yaraları sarmak diğer taraftan enflasyonu kontrol etmenin sıkıntılarını tahammüle karşılamayı öğrenmek dönemindeyiz. Enflasyonla mücadelenin gelişmiş ülkeye neye mal olduğunu görerek bizim de tedbirlerimizi, kendi ekonomik ve sosyal bünyemizi dikkate alarak, gevşetmeden sürdürmemiz zaruridir.

    Görüldüğü gibi yapılacak işlerimiz çoktur. Bunun için memleketin yaşadığı çeşitli devirlerden ders alarak, bu ülkeyi bugüne kadar idare etmiş olan ve bundan sonra idare edecek olan yetkili yönetici ve siyasilerin, kaprisleri, şahsi düşünceleri bir tarafa bırakıp, memleketin huzur ve sükununun devamı için elbirliği yapmaları lazımdır.

    Büyük sorunlarla karşılaşmamız mukadder olan gelecek dönemde çok ciddi çalışmamız ve memleket uğruna fedakarlıklardan kaçınmamamız gerekmektedir.