1939 - 1982 Son Kırk Yılın Değerlendirmesi


Ford Tamirhanesi açılış töreni, İstanbul (10 Ocak 1948)

1939 - 1950 arası CHP (İnönü) Devri

Bu dönemde beş başbakan tarafından sekiz hükümet kuruldu.

1.9.1939’da İkinci Dünya Harbi başladı, yaklaşık altı sene devam etti. Bu devirde dövizimiz vardı, fakat mal bulmak güçtü. Muhtelif memleketlerle yapılan anlaşmalarla, ülkeye kısıtlı ölçüde mal gelebiliyordu.

Talep çok, mal üretimi ve arzı sınırlı idi. Ayrıca, ithalat da yapılamadığından, fiyatları tutabilmek maksadı ile çeşitli karar ve kanunlar çıkarıldı. Milli Koruma Kanunu, birkaç defa tadil edildi. En ağır cezalar kondu. Buna rağmen karaborsanın önüne geçilemedi.

1946 senesinde Celal Bayar, dört arkadaşı ile beraber Demokrat Parti’yi kurdu. CHP ile yeni kurulan DP arasında siyasi mücadele hızlandı. İşler unutuldu, kavgalar başladı. Tek parti iktidarı zamanında özellikle 1939 ve 1946 arası 6 senelik dönemde halkın bir mahrumiyet içinde yaşamış olması, 1950 seçimlerinde CHP’ye büyük ölçüde rey kaybettirdi ve DP büyük bir ekseriyetle iktidara geldi.

1950 - 1960 arası DP (Celal Bayar, Adnan Menderes) devri

Bu dönemde Adnan Menderes Başkanlığında:

Celal Bayar’ın Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes’in başbakan olarak iktidarları 10 sene devam etti. CHP iktidarı DP’ye devrederken, Merkez Bankası’ndan 280 milyon dolarlık döviz rezervi vardı. DP, ithalatı serbest bıraktı. Lüzumsuz birçok mal, mesela çeşitli markalarda otomobiller, kamyonlar ve traktörler memleketimize sokuldu. 1954’de döviz rezervi sıfıra indi. Karaborsa başladı.

1954 - 1960 arasında dünya piyasalarında istenen her malın temini mümkün iken, bizde döviz yokluğu yüzünden ithalat yapılamadı. Gün geçtikçe karaborsa arttı. Milli Korunma Kanunu yeniden canlandırıldı, fakat bunlar hiç bir işe yaramadı. Doların resmi fiyatı 2.80 TL iken karaborsa fiyatı 15.00 TL oldu. Ekonomi tamamen sarsıldı. İş aleminin ahlakı yeniden bozuldu. 4 Ağustos 1958 tarihinde "İstikrar Tedbirleri" getirildi ise de bundan olumlu bir sonuç alınamadı.

1950 - 1960 arasında Adnan Menderes, memlekette bir takım yatırımların yapılması ve Türkiye’nin biran evvel kalkınması için büyük çaba gösterdi. Döviz yokluğuna rağmen, borç alınarak bir kısmını özel sektörün gerçekleştirdiği birçok yatırım yapıldı. İstanbul’da imar hareketleri başladı. Ancak ekonominin bozulması, bu çalışmaların devamına fırsat vermedi.

Ekonomik duruk kötüye gittikçe, CHP daha sert muhalefet yapmaya başladı. Bir taraftan ekonomik sıkıntı, diğer taraftan CHP/DP mücadelesi her şeyi unutturdu. Ortaya "Vatan Cephesi" çıkarıldı, tahkikat komisyonları kuruldu. 1960’da sıkıyönetim ilan edildi. Harp Okulu yürüyüş yaptı. Üniversite gençliği sokaklara döküldü.

Nihayet 27 Mayıs 1960’da Silahlı Kuvvetler İktidarı ele aldı. General Cemal Gürsel, Devlet ve Hükümet Başkanı olarak iş başına geçti.

Durumdan sorumlu olarak başta Celal Bayar ve Adnan Menderes olmak üzere, DP milletvekillerinin hepsi tevkif edildi. Yassıada duruşmaları aylarca sürdü. Sonunda, DP iktidarı tasfiye edildi.

30.5.1960 - 12.3.1971 arası (Milli Birlik Komitesi ve İkinci Demokrasi devri)

Bu dönemde, dört başbakan tarafından dokuz hükümet kuruldu. Bu dönemin dışında Cemal Gürsel Devlet Başkanı ve Başbakan olmakla beraber asıl idare, ihtilali yapan Milli Birlik Komitesi’nin elinde idi.

Kısa zamanda bu işin böyle gitmeyeceği anlaşıldı. Kurucu Meclis’in hazırladığı 1961 Anayasası uyarınca, 1961 Ekim’inde genel seçimler yapıldı. CHP Başkanı İnönü, 20.11.1961’de AP ile ortak bir hükümet kurdu. Arkasından İnönü ve Suat Hayri Ürgüplü başkanlığında muhtelif koalisyon hükümetleri hizmet gördü.

1965 yılında yeni seçimler yapıldı. AP, iktidara geldi. Süleyman Demirel, başbakan oldu ve muhtelif değişikliklerle Demirel Hükümetleri 12 Mart 1971’e kadar devam etti. Demirel, bu devirde tek parti hükümeti kurduğu için, bir hayli yatırım yaptı. Keban Barajı, İstanbul Boğaz Köprüsü ve çevre yolları, Afşin-Elbistan Santrali, Aliağa Petro-Kimya Tesisleri, İskenderun Demir Çelik Sanayii gibi teşebbüslere, bu dönemde başlandı.

1971 - 1973 arası (Siyasi partilerin ikaz edilme devri)


TÜSİAD Heyeti olarak Nejat Eczacıbaşı ve Vehbi Koç'un başbakan Bülent Ecevit'i ziyareti (27 Nisan 1974)

Bu dönemde dört başbakan tarafından 5 hükümet kuruldu.

    - 12 Mart 1971 tarihinde Silahlı Kuvvetler yönetime yine müdahale etmek mecburiyetinde kaldı ve Süleyman Demirel’e çekilmesi tavsiye edildi. Demirel çekildi. Partilerüstü Nihat Erim Hükümeti kuruldu.

    - Bu dönemde kurulan 5 hükümet süresince muhtelif çalkantılar oldu. Nihayet , 1973 siyasi seçimleri yapıldı.

"12 Eylül, Devletin yeniden Kurulması Devridir"

1973 - 1980 arası (Koalisyonlar Devri)

Bu dönemde üç başbakan tarafından yedi hükümet kuruldu.

En mühim ve en büyük sarsıntılar, bu dönemde yaşandı. Bu dönemde hiç bir parti, iktidarı tek başına ele alamadı. Hükümet kurabilmek için ufak partilerle bağımsız milletvekillerine, büyük ölçüde tavizler verildi.

Plan, program unutuldu, hesapsız, kitapsız yatırımlara yönelindi.

Döviz olmadığı için çeşitli yollardan ithalat yapabilmek için karaborsa transferlere tevessül edildi. İş aleminin yasal düzeni yeniden bozuldu.

Devlet dairelerine politik tayinler yapıldı. Her iktidara gelen parti, KİT’lere kendi adamlarını yerleştirdi.

Yatırımlar için bir hükümetin verdiği kur garantisini diğer bir hükümet geriye dönük olarak bozdu.

Grevler, ekonomiyi ve çalışma hayatını felç etti.

Döviz ve petrol bulunmadığı için, büyük bir kısmı çalışmaz hale geldi.

Bakanlardan bazılarının kararnameleri aylarca imza etmemeleri yüzünden bir takım işler durdu.

Bu devirde açılan Tanzim Satış Mağazaları yarardan ziyade millete pahalıya mal oldu.

Aynı devirde Ortak Pazarla ilişkilerimiz beş sene müddetle donduruldu. Bu arada Yunanistan, bundan istifade ederek Ortak Pazar’a katılma çabalarını hızlandırdı ve aleyhimizde çalışmalara başladı.

Anarşik hareketleri tertip eden iç ve dış düşmanların bu durumdan istifade etmeleri, memlekette her gün çeşitli olayların çıkmasına yol açtı.

İki orduyu donatacak silah ve teçhizat, kaçak olarak memlekete sokuldu.

Anarşistler tarafından günde ortalama 20 kişi öldürülüyordu. Ayrılıkçı hareketler ortaya çıktı. Böylece, memleketi yıkmak isteyenler ellerinden gelen her şeyi yaptılar. (Türkiye’nin zayıf anlarından yararlanmak isteyen iç ve dış düşmanlar, daima böyle zamanlarda harekete geçmişlerdir)

Huzur ve sükun tamamen bozuldu. Can ve mal güvenliği kalmadı.

Gençlik, üniversite, öğretmenler ve memurlar arasında sağ/sol çekişmeleri yaygınlaştı.

Emniyet teşkilatının bünyesi ve morali tamamen bozuldu.

Aylarca Cumhurbaşkanı seçilemedi.

Her gün radyo ve televizyonda parti başkanlarının konuşmaları zorla halkla dinletilmeye kalkıldı.

24 Ocak 1980 tarihinde ekonomiye yeni bir sistem getiren bir dizi düzenlemeler uygulandı ise de, siyasi istikrarsızlık sebebiyle başarılı bir tatbikat yapılamadı. 1980 yılında, enflasyon yüzde 100’e vardı.

Bu arada 1970’de ithal edilen petrole 58 milyon dolar ödenirken, her sene artan fiyatlar yüzünden bu miktar 2,5 - 3 - 3,5 milyar dolara vardı. 1973 yılında petrole getirilen aşırı zam özellikle batı ekonomilerini büyük krize sürükledi. Velhasıl, Silahlı Kuvvetlerin Cumhurbaşkanına verdiği ikaz muhtırası da ehemmiyetle nazarı dikkate alınmayınca, 12 Eylül 1980’de Silahlı Kuvvetler, yönetimi ele almak mecburiyetinde kaldı. Bu iktidara geliş, 1960’dakinden farklı olarak, emir ve kumanda zinciri içerisinde gerçekleştirildi. Ve 5 kişilik bir Milli Güvenlik Konseyi kuruldu.

12.9.1980 - 31.12.1982 arası Devletin Yeniden Kurulma Devri

24 Ocak 1980’de kabul edilen İktisadi İstikrar tedbirlerinin aynen devamına karar verildi.

İlk iş olarak, anarşinin önüne geçilmesine çalışıldı ve memlekette her gün daha fazla huzur ve sükun tesis edildi.

Grev hakkının suistimali önlendi.

İhtiyacımız olan petrolü temin edecek döviz sağlandı.

Fabrikalar yeniden çalışmaya başladı.

Danışma Meclisi kuruldu. Anayasa bu Meclisten ve MGK’dan geçerek, millet oyuna sunuldu. Millet, Cumhuriyet tarihinde görülmedik bir çoğunlukla Anayasa’ya "evet" dedi.

Danışma Meclisi, parti ve seçim kanunlarını hazırlamaya başladı.

Alınan tedbirler sayesinde enflasyon yüzde 30 civarında geriledi.

Ancak sermaye piyasasının iyi işlemeyişi yüzünden kredi faizleri yüzde 80-85’e kadar çıktı.

Sanayi bundan dolayı bir hayli sıkıntıya girdi. İnşaat ve otomotiv sektörlerinde büyük duraklamalar oldu.

Bu arada emisyon da hızla arttı ve 1980 başında 183 milyar lirada bulunan tedavüldeki banknot hacmi, 1981’de 386 milyara ve 1982 Eylül’ünde 553 milyar liraya fırladı. Ayrıca esnek kur politikasına geçilmekle de, doları fiyatı 70 liradan 190 liraya ulaştı.