KOÇ TOPLULUĞUNUN 60. YILI DEĞERLENDİRMESİ

10.10.1986 günü Koç Topluluğu’nun 60. kuruluş yıldönümü münasebetiyle yapılan Müdürler Toplantısında Sayın Vehbi Koç’un konuşması:

"Koç Holding’in kıymetli idarecileri,

Ben bir işadamı olarak işe nasıl başladığımı ve 1973 senesine kadar geçirdiğim tecrübeleri HAYAT HİKAYEM kitabımda, benden sonra gelecek iş adamlarına duyurarak faydalı olmaya çalıştım. Hayatta bir insanın kendi başından geçen tecrübeler, olgunlaşması ve muvaffak olması için kafi değildir. Başkalarının tecrübelerinden görerek, okuyarak ve dinleyerek faydalanmanın şart olduğuna inanıyorum. Bu görüşümü bu vesile ile genç arkadaşlara duyurmak isterim.

İş hayatımda muhtelif vesilelerle ileri gitmiş memleketlere birçok seyahatler yaptım. Bu seyahatlerimde o memleketlerde, kurucularının ölümünden sonra yaşayan müesseselerin ancak anonim şirketler, holdingler ve bilhassa halka açık şirketler olduğunu gördüm. Bizim memleketimizde çok kıymetli iş adamları yetişmiş, güzel işler kurmuşlar, fakat kurumlaşmadıkları için, ölümlerinden sonra bu müesseseler yıkılıp gitmiş. Bu bakımdan, topluluğumuzun uzun ömürlü olmasını temin için "müesseseleşmek" gerektiğine inandım ve 1938 senesinde ilk anonim şirketi ve 1963’de de Koç Holding’i kurdum. Artık bundan sonra bu müessesenin yaşaması ve ileri gitmesi bugün işbaşında olan aile fertleri ve siz değerli idarecilerimizin elindedir.

Ekonomisi kuvvetli olmayan memleketlerin politikası da kuvvetli değildir. Eğer kuvvetli iseniz herkes dostunuzdur, herkes yardım yapar. Zayıfsanız hiç kimseden bir şey beklemeyin. Nasıl vaziyeti iyi olan iş adamları her taraftan iltifat ve hürmet görürler, düştükten sonra ise kimse yüzlerine bakmazsa, memleket ekonomisi de buna benzer.

Türkiye’miz her hususta, denizi ile, karası ile, iklimi ile ileri gitmemiz için her sahada birbirimize çok sıkı sarılmamız icap eder. Politikacı olsun, iş adamı olsun, bu memleketi kalkındırmaktan başka bir düşünce olmalıdır. Bu takdirde sizden sonra gelecek çocuklarınız, torunlarınız daha müreffeh bir hayat sürerler. Bir çok aileler, şirketler, milletler, iç çekişmeler dolayısıyla geri kalmışlar ve kuvvetlilerin karşısında ezilip gitmişlerdir. Memleketi idare eden politikacıların bu memleketin biran evvel kalkınması için ana sahalarda birlik ve beraberlik içinde olmaları lazımdır.

Dünyada teknoloji hızla ilerlemektedir. Buna ayak uydurmak için bu ilerlemeleri yakından takip etmek, geceli gündüzlü çalışmak şarttır. Bunları takip edecek, lisan bilen, iyi tahsil görmüş gençlerin yetişmesi için müesseseler olarak, millet olarak fedakarlık yapmak mecburiyetindeyiz.

Fabrikalarımız 1950-1960 seneleri arasında kurulmuştur. Bugünkü teknoloji karşısında ve rekabete dayanabilmek için bir çoklarını yenilemek mecburiyetindeyiz.

Ortak Pazar’a girmekte geç kaldık. Yunanlılar bizden evvel girdiklerinden bizim girmememiz için ellerinden gelen her çabayı göstermekteler. Buna rağmen birkaç sene zarfında gireceğiz. Ayakta durabilmemiz için:

  • Gelişmiş milletler, piyasalarını kaybetmemek amacıyla gelişmekte olan memleketlerin ileri gitmemeleri için ellerinden gelen her şeyi yapmaktadırlar. Bunu göz önüne alarak çalışmak, usanmamak ve maneviyatı kırmamak lazım.

    Hangi sanayimiz dayanır ve bundan sonra hangi sanayiye girmek lazım,

  • İhracatımızı arttırmak için hangi sahalarda yatırım yapmamız icap eder, bunu devletçe, milletçe çok yakından takip edip kararlar almak mecburiyetindeyiz. İhracata büyük ihtiyacımız vardır. İhracatı arttırmazsak ithalat yapamayız, yatırımlar yapamayız, ileri gidemeyiz. Yeni yatırımlar yapmazsak işsizliğin önüne geçemeyiz. Bunların hepsi birbirine bağlı meselelerdir. İhracatı arttırmak için Özal Hükümetinin aldığı prensip kararları çok yerinde idi. Fakat özel sektör olarak bunu layıkıyla değerlendiremedik.

Türkiye’de nüfusumuz hızla artmakta ve bu artış kalkınmamızı yavaşlatmaktadır. Çünkü her doğan çocuk bakım, gıda, giyecek, okul, mesken, iş, velhasıl her şey istemektedir. Bu bakımdan nüfus artış hızını azaltmak mecburiyetindeyiz.

Koç Grubu olarak arkadaşlara tavsiyem şudur:

Bugün ve bundan sonra büyük rekabet karşısında olacağız. Müessesenin ayakta kalması, ilerlemesi için arkadaşlara çok mühim vazifeler düşmektedir.

Her işe girmekten ziyade, mali bünyeyi kuvvetlendirmek lazım. Girilen işlere dikkat edilmez, her önüne gelen işe girilir ve dağılınırsa, bankaların eline düşülür ve rakipler karşısında geri kalınır, ileri gidilemez. İç kredilerde faiz nispeti % 70-80 arasındadır; dış krediler ucuz görünüyorsa da kur farkları dolayısıyla bu nispete yaklaşmaktadır. 1986’da grubumuzun ödediği faizin çok yüksek olduğunu söylemek isterim. Faizle iş gören şirketlerimizin hepsi zarardadır.

Verilen kararların tatbikinde İdare Komitesine, İdare Heyetine ve Başkan Yardımcılarına çok mühim vazifeler düşmektedir.


Koç Holding İdare Meclisi Heyeti (1987)

Başkan Yardımcıları ve Şirket Müdürlerinin, sene başlarında yapılan programların yürütülmesi için çok dikkatli olmalarını tavsiye ederim.

İtibar kazanmak çok çetin, itibar kaybetmek çok kolaydır. Kaybedilen itibarın yeniden düzeltilmesi çok vakit ister. Onun için bütün arkadaşlara tavsiyem, grubun bugünkü itibarının kaybedilmemesi için ellerinden gelen her fedakarlığı yapmalarıdır.

Görüşüme göre bugün bir işte elemanın kıymeti % 60, sermayenin kıymeti % 40’dır. Gruba kıymetli elemanlar almak ve onları yetiştirmek bugünkü arkadaşlara düşen vazifelerin en mühimidir. Bu müessese yaşarsa hepiniz faydalanabilirsiniz, memlekette iş imkanları yaratılır ve Devlet büyük vergi alır. Bundan sonra kurulacak müesseselere iyi model, iyi misal olursunuz."